Ukrayna Krizi Sonrasında Orta Asya’da Değişen Dengeler

 Ukrayna Krizi Sonrasında Orta Asya’da Değişen Dengeler

Batı ile geniş bir coğrafyada rekabet halinde olan Kremlin’in tüm bölgelerde başarılı olması zor bir ihtimaldir. Orta Asya’da terör dalgasının ve güvensizlik sorunlarının Rusya’yı içlerine doğru ilerleyebilme ihtimalini idrak edebilen

Elnur Ismayilov *

Orta Asya’da bulunan eski Sovyet cumhuriyetleri, Ukrayna’da yaşanan kriz sonrasında hem bölgesel gelişmeler hem de Rusya ve Çin gibi bölgesel güçler ile ilişkileri açısından yeni bir döneme girmiş oldu. Rusya’nın Kırım’ı işgali için kullandığı “etnik Rus nüfusunun haklarını koruma” argümanı, kendi topraklarında da Rus nüfusu bulunduran bölge devletlerini yeni bir tehlikeyle veya Rusya’nın dolaylı şantajı ile karşı karşıya getirmiştir. Orta Asya eski Sovyet coğrafyasında Rusya’nın kendi çıkar alanı olarak gördüğü ve Putin’in iktidara gelmesinden itibaren tek hegemonya olmak için uğraştığı önemli jeostratejik bölgelerden biridir. 9/11 olayları sonrasında ABD’nin Orta Asya’da nüfuz alanları elde etme ve Rusya’nın hegemonyasını zayıflatma politikası özellikle Barack Obama döneminde etkisini kaybetmiştir. Bölgede kendi nüfuzunu artırma cabaları içerisinde bulunan Çin’in Orta Asya devletleri ile son dönemlerde geliştirdiği ekonomik ve politik işbirliği büyük oranda Rusya çıkarlarını olumsuz etkilemektedir; ancak bu durum uzun vadede büyük Pekin-Moskova rekabetine dönüşecektir. Batının Rusya’ya yönelik izlediği politikalar karşısında, Kremlin son dönem için Orta Asya’da Çin’i karşısına almak istemediğinden dolayı Pekin’in bölgeye “müdahalesini” sessizce izlemektedir.

Bu analizde Kırım’ın Rusya tarafından işgali sonrasında Orta Asya’da bulunan devletlerin bu gelişmelere yönelik politikaları ele alınmakta; Rusya’nın ve Çin’in işgal sonrasında bölge devletleri ile ilgili politikaları incelenmekte, ABD’nin bölgede kaybettiği nüfuzunu neden tekrar kazanmasının zor ihtimal olduğu belirtilmekte ve uzun vadede bölgede değişecek dengeler tahmin edilmektedir.

Kazakistan

Rusya ile 6846 km’lik sınırı bulunan ve nüfusunun yaklaşık %25’ni etnik Rusların oluşturduğu Kazakistan, son gelişmeler sonrasında bölgede mevcut olan diğer cumhuriyetlerden farklı politikalar izlemektedir. Bunun en önemli nedeni ise Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonraki dönemde Kremlin ile ilişkilerinde hemen hemen hiç bir sorun yasamayan tek bölge devleti olmasıdır. Aynı zamanda, 1990’lı yılların başından beri Nursultan Nazarbayev tarafından yönetilen Kazakistan eski Sovyet coğrafyasında Rusya önderliğinde kurulan veya kurucu üyelerden olduğu ekonomik, politik ve askeri teşkilatlarda Moskova ile birlikte önemli görevler üstlenmektedir.

Kazakistan’da küçük çapta olsa da, ister ülkenin Gümrük Birliği ve Avrasya Birliği’ne girmeleri ve isterse de Ukrayna olaylarına tepki amaçlı gösterilerde bulunan muhalefet grubu bulunmaktadır. Kazakistan’ın Rusya önderliğinde oluşturulan birliklere girmesini ve Rusya’nın Kırım’ı işgalini protesto etmek amacıyla ülkenin başkenti Astana’da Mart ayında gerçekleştirilen gösterilerde Moskova’nın emperyalist politikalarının sıradaki hedefinin etnik Rus nüfusun çoğunlukta olduğu ülkenin kuzeyinde bulunan topraklar olabileceği fikirleri dile getirilmiştir. Kırım’da gerçeklesen referandum sonrasında Kazakistan Dışişleri Bakanlığı oylama sonuçlarının halkın iradesiyle gerçekleştiğini beyan etmiştir.

Cumhurbaşkanı Nazarbayev Kırım işgali sonrasında Moskova’nın Kırım ile ilgili tutumunu anladığını, Avrasya Ekonomik Birliği çerçevesinde ilişkileri geliştireceğini, fakat Kazakistan’ın tekrar Moskova’ya bağımlı bir devlet olmayacağını beyan etmiştir. Nazarbayev belirgin bir şekilde olmasa da Ukrayna ile ilgili gelişmelerde Rusya ile aynı safta yer almaktadır. Nazarbayev, Ukrayna’da Yanukoviç iktidarının devrilmesi sonrasında kurulan Kiev yönetimini neo-faşist olarak nitelendirmekle Moskova’nın rağbetini kazanmıştır. Aynı zamanda ülkede savunma alanında modernleşme ve güçlenme istikametinde politika yürütülerek, ülkede Rus nüfusun çoğunlukta olduğu kuzey bölgelere etnik Kazak nüfus göç ettirilmektedir. Bunlar, Kazakistan’ın Rusya’yla yakın ilişkileri olmasına rağmen kuzeyden gelebilecek tehlikeyi önlemek amacıyla attığı adımlardan bazılarıdır.


Özbekistan

Kırım işgalinin hemen sonrasında Kazakistan gibi Özbekistan Dışişleri Bakanlığı tarafından da Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğünün bozulmasından duyulan endişe küçük açıklama şeklinde belirtilmiştir. Fakat bu yazılı beyanatta Rusya’nın işgalci politikasıyla ilgili herhangi bir not düşülmemesi Taşkent yönetiminin Moskova’yı karşısına almak istememesinden ileri gelmektedir. İslam Kerimov tarafından yıllardır yönetilen Özbekistan, Rusya ile ilişkilerinde bazı zamanlarda sorunlar yaşamıştır. Rusya aleyhine kurulan GUAM teşkilatına üye olması, 2008’de Avrasya Ekonomik Topluluğu’ndan çıkması ve 2012’de Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ndeki faaliyetine son vermesi ile Taşkent Moskova’dan bağımsız olduğunu ispat etmeye çalışmıştır.

Özbekistan, Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasında uyguladığı etnik milliyetçilik ve ayrılıkçı politikaları kendisine karşı kullanabileceğinden de endişe etmektedir. Ülkenin kuzeybatısında bulunan Karakalpakistan Özerk Cumhuriyetinde Rusya’nın bu sorunu oluşturabileceği korkusu zamanla Taşkent’i Moskova ile ilişkilerinde dikkatli olmaya zorlamaktadır.

Özbekistan’da Almanya’ya ait Termez askeri üssü bulunmaktadır. Özbekistan yetkililerince bu üs askeri amaçlı olmamakla beraber, herhangi bir askeri silah ve savaş aracı bulundurmamaktadır. Termez havalimanı Afganistan’a sağlanan transitlerde lojistik destek amaçlı faaliyet göstermektedir. ABD’nin üst düzey askeri yetkililerinin son dönemlerde Özbekistan ziyaretleri Termez üssünün NATO’nun da kullanımına açılması bağlamında değerlendirilebilir.

Türkmenistan

Bağımsızlık sonrasında tarafsız devlet olarak tanınan Türkmenistan, bu politikasından dolayı mevcut herhangi bir bölgesel veya uluslararası politik, askeri, ekonomik örgüte üye olmamaktadır. 2009 yılından itibaren özellikle doğal gaz boru hattı projelerini genişleterek, Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtulmuştur. Rus topraklarından geçmemek için oluşturulan alternatif boru hattı projeleri Moskova’nın tepkisini çekmektedir. Türkmenistan’ın sahip olduğu zengin hidrokarbon rezervleri ve Batının bu kaynakları kendi pazarlarına taşımak için başvurduğu diplomatik çabalar da Rusya için endişeye neden olmaktadır. AB’nin Türkmen enerji kaynaklarının taşınmasını öngören Trans Hazar doğal gaz projesini desteklemesini ve Aşkabat yönetiminin kendi ekonomik çıkarları için bunun gerçekleşmesine olumlu yaklaştığını beyan etmesinin ardından, Moskova Putin döneminde daha sık uyguladığı neo-emperyalist politikalarını bir daha tekrarlamıştır.

Rusya’yı bypass bırakarak kendi doğal gazını Hazar denizi üzerinden AB pazarlarına taşıması halinde, Moskova’nın Türkmenistan’da bir devrim gerçekleştirebileceğini veya Ağustos 2008’de Gürcistan’da yaşanan olayların Türkmenistan’da da yaşanabileceği ile tehdit etmesi bunun önemli bir göstergesidir. Aynı zamanda NATO’nun Libya da gerçekleştirdiği güç kullanma politikası, Kremlin’de kendisine bunun benzerini Hazar havzasında gerçekleştirmek için meşru kıldığı şeklinde algılanmakta ve devletler bununla şantaj edilmekteler.

Batının desteklediği ve Türkmenistan’ın olumlu yaklaştığı Trans-Hazar doğal gaz projesinin gerçekleşmemesinin en önemli nedenlerinden biri de İran’ın Türkmen doğal gazının kendi toprakları üzerinden Türkiye’ye ve daha sonra Avrupa’ya taşınmasını sağlamak için uyguladığı politikadır. Rusya ve İran Hazar denizinin statüsünün tam olarak belirlenmemiş olmasından dolayı da Türkmenistan’ın Trans Hazar projesini gerçekleştiremeyeceğini vurgulamaktalar. Çin de kendisinin doğal gaza olan ihtiyacını karşılamak için Türkmen hidrokarbon kaynaklarının ithalatını artırmakla kendi kontrolünde bulundurmak istemektedir. 2009’dan itibaren Türkmenistan’dan Çin’e doğal gaz ihraç eden 4 boru hattı mevcuttur.

Tacikistan ve Kırgızistan

Orta Asya’da bulunan Tacikistan ve Kırgızistan bölgede ekonomik olarak az gelişmiş ve Rusya’ya daha çok bağımlı devletler olarak bilinmektedir. Özellikle, Kırgızistan’da son yıllarda gerçeklesen devrimler sonrasında Rusya Bişkek yönetimini büyük oranda kendi çemberi altına almayı başarmıştır. ABD’nin 9/11 terör saldırıları sonrasında kullanmaya başladığı Manas’ta bulunan askeri üssünün kapatılması için Kremlin’in Bişkek yönetimine yaptığı baskılar sonuç vermiş ve Kırgızistan Şubat 2012’den itibaren üssün kullanımı için Temmuz 2014’e kadar olan sürenin uzatılmamasına karar vererek, üssün kapatılmasına dair kararı onaylamıştır. Böylelikle, 21.yüzyıl başlarından itibaren ABD’nin bölgeye girme girişimleri Manas üssünün kapatılması ile başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kırgızistan Gümrük Birliği ve Avrasya Birliği’ne üyelik için talepte bulunmuştur. Bu durum aslında mevcut Bişkek iktidarının Rus yanlısı tutumunu sergilediği gibi, aynı zamanda Moskova’nın eski Sovyet cumhuriyetlerinin adı geçen kurumlara üyeliği için uyguladığı baskının da bir örneğidir.

Kırgızistan Dışişleri Bakanlığı da Kırım olayları sonrasında gerçekleştirilmiş referandum sonuçlarını Kazakistan gibi olumlu karşılamıştır. Zaten Kırgızistan’da gerçeklesen son darbe sonrası Rusya’nın kontrolünde kurulan Bişkek iktidarından farklı yaklaşım beklemek yerinde olmayacaktır.

Putin’in 3. dönem Cumhurbaşkanı olması sonrasında Avrasya Birliği projesini gerçekleştirilen için eski Sovyet cumhuriyetlerine baskılarını artırdığı bir gerçektir. Kremlin, Orta Asya’da bu birliğe Kırgızistan ve Tacikistan’ın üyeliğinden daha fazla ekonomik olarak daha güçlü Özbekistan ve Türkmenistan’ın üyeliği için gayret göstermektedir. Bu amaçla da bahsi geçen devletlerde etnik ve ayrılıkçı bölge sorunlarını gündeme getirerek, Taşkent ve Aşkabat yönetimini Kremlin’le yaklaşmak zorunda bırakmaya çalışacaktır.

Rusya’nın askeri gücü bir tehdit mi?

4 Mart 2014’de Putin’in Kırım’da bulunan Rusya askerlerinin önemli görevinin Rus askeri üslerini korumak olduğunu beyan etmesinin ardından, Kremlin’in Orta Asya devletlerinde bulunan askeri üslerinin oynayacağı rolü akıllara getirdi. Rusya’nın Kırgızistan’ın Kant kentinde bulunan askeri üssü, Kazakistan’da Baykonur Uzay üssü ve Tacikistan’da 201.Motorize Piyade Tümeni bulunmaktadır. Tacikistan’da konuşlanan askeri üs Rusya’nın kendi sınırları dışında mevcut olan en büyük askeri varlığı olarak bilinmektedir ve 7 bin civarında Rus askeri bu üste görev yapmaktadır.

Eylül 2012’de Rusya Kırgızistan’la Kant askeri üssünün 2032 yılına kadar ve Ekim 2012’de Tacikistan’la askeri üssünün 2042 yılına kadar uzatılması konusunda antlaşma imzalamıştır.

Özbekistan, 2005 yılında ülkenin güneyinde bulunan ABD’ye ait Karşi-Hanabad askeri hava üssü kapattıktan sonra, Haziran 2012’de Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeliğini de askıya almıştır. Fakat Taşkent yönetimi hava üssünü ABD’nin kullanımına kapattıktan sonra, Aralık 2006’da Navoy hava üssünü Rusya’nın kullanımına açmıştır. Bölgede uranyum üreten fabrikanın güvenliğinden de sorumlu olan Rusya, Özbekistan savunma sanayisini modern silahlarla teçhiz etme sorumluluğu üstlenmişti. Özbekistan bunun dışında, bölgede Batı’nın desteklediği renkli devrimlerin gerçekleşme tehlikesini önleyebilmesi için de Rusya’dan yardım almayı düşünüyordu. Ağustos 2012’de ülkede yabancı askeri üs, tesis veya izleme grubunun olmayacağına ve uluslararası askeri örgütlere üye olmayacağına dair Dış Politika Faaliyet Konsepti belgesini onaylayarak, Kremlin’in ülkede askeri üs yerleştirme isteğine olumsuz cevap vermiştir. Aynı zamanda bu Taşkent yönetiminin kendi topraklarında ABD’ye ait herhangi bir üs kurulmayacağına dair Rusya’ya verilmiş güvence şeklinde de algılanabilir.

Türkmenistan, Afganistan sınırında oluşabilecek tehlikeleri önlemek için savunmasını modernleştirmeyi amaçlamaktadır. Sovyetler döneminde Sovyet askerleri, daha sonra 1990’ların sonuna kadar Rus askerleri bu sınırın korunmasından sorumlu idi. Türkmenistan’ın kendi topraklarından Rus askerlerini çıkarması sonrasında Afganistan’la mevcut sınırında büyük sorun yaşanmamıştır. Ancak ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı vermesi sonrasında Türkmenistan için büyük tehlike oluşmuş, Taliban gibi bazı terörist örgütler Türkmenistan’ın doğal gaz ve petrol yataklarının bulunduğu bölgelerde hak iddia etmeye başlamışlardır. Bu gelişmeler sonucunda, Rusya’nın da baskısıyla Türkmen-Afgan sınırına Rus askerlerinin yerleştirilmesi ihtimali büyüktür. Buna ek olarak, enerji kaynaklarının Çin’e ihraç edildiği boru hatları güzergahının da Çin askerleri tarafından korunabilmesi kuvvetle muhtemeldir.

Moskova, örneğin Kırgızistan ve Özbekistan gibi bölge devletleri arasında yaşanacak sorunlarda da kendi çıkarı için taraf tutmak ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü çerçevesinde üye olmayan devlete baskı uygulamak şeklinde politika izleyecektir. Rusya için avantajlı olarak gözüken tek durum, askeri güç anlamında Orta Asya’da kendisine rakip olacak başka potansiyel bir gücün bulunmamasıdır. Bu anlamda Rusya’nın Kırgızistan ve Tacikistan’da bulunan askeri üsleri, Kremlin’in çıkarlarının Özbekistan ve Türkmenistan tarafından tehdit edilmesi durumunda kullanabilecektir.

Çin’in Bölgesel Politikaları ve Yeni Asya Güvenliği Konsepti

NATO güçlerinin Afganistan’dan tam olarak çekilme kararı vermesinin ardından Batı’nın bölgedeki ekonomik ve politik çıkarları da tehlikeye girmiş oldu. Çin, Rusya’ya rakip olmakla beraber, Orta Asya devletlerinin ekonomilerine büyük yatırım yapmaktadır. Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan’ın enerji rezervlerinin en önemli ithalatçısı olma politikası izleyen Pekin yönetimi, Sovyetler döneminden etkili olan Rusya’nın boru hatları üzerinde tekelci yaklaşımlarını dikkate almaksızın enerji ağırlıklı konularda dengeleri kendi lehine çevirmektedir. Çin, politik ve askeri alanlarda ise Rusya’nın tarihsel üstünlüğüne saygı prensibini dikkate alarak, Orta Asya devletlerinden Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın da üye olduğu Şanghay İşbirliği Örgütü çerçevesinde ilişkilerini sürdürmektedir.

Ukrayna krizi sonrasında, Rusya’nın Çin’le yakınlaşması Batı’da Asya bölgesinde yeni bir güvenlik ortamı oluşturulmaya çalışıldığı şeklinde algılanmaktadır. Mayıs 2014’de Rusya ve Çin’in Güney ve Doğu Çin denizlerinde şimdiye kadar gerçekleştirdikleri en büyük ortak askeri tatbikatları sonrasında, Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping Rusya ve İran’ın dahil olduğu yeni bir Asya güvenlik sistemine gerek olduğunu beyan etmesi Batı’nın uzun vadede bölgeden tam olarak çıkarılması şeklinde değerlendirilebilir.

Rusya önderliğinde kurulması hedeflenen ve bölgenin önemli devletlerinden olan Kazakistan tarafından da desteklenen Avrasya Birliği projesi kısa vadede Çin’in çıkarlarını tehlikeye sokmasa da, uzun dönemde Kremlin’in bölgede mevcut olan Çin etkisini kısıtlamayı amaçladığının göstergesidir.

ABD’nin Kırım işgali sonrasındaki Orta Asya politikası

Kırım’ın Ruslar tarafından işgali sonrasında, ABD bölge devletleri ile ilişkilerini yeni düzeyde geliştirmek ve devletlerin bağımsızlıklarına destek olduğunu göstermek amaçlı girişimlerde bulunmaktadır. Fakat, ABD’nin bölge için izlediği aktif ve gerçekçi bir politikası olmamasından dolayı, bu girişimlerin başlamadan başarısız sonuçlandığını tahmin etmek zor değildir. Mart 2014 sonu ve Nisan 2014’de Devlet Departmanı Sekreter Yardımcısı Nisha Desai Biswal Kazakistan ve Kırgızistan’ı ziyaret etmiştir. Bu ziyaret sırasında devletlerin toprak bütünlüğünün Beyaz Saray tarafından desteklendiği ifade edilmiştir.

ABD Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan devlettir ve ülkenin petrol-doğal gaz alanında büyük yatırımlar gerçekleştirmektedir. Buna rağmen Kazakistan’ın ekonomik ilişkileri Rusya ile bağımlı şekilde gelişmektedir. Beyaz Saray Kazakistan petrolünün Hindistan’a ihracı projesini desteklemekle ve Kazakistan’ı Afganistan’da uyguladığı projelere davet etmekle bir nevi Kremlin’in ülke üzerindeki etkisini azaltmayı amaçlamaktadır. Özbekistan’la askeri düzeyde ilişkilerini geliştirmek için çaba gösteren Washington bu konuda da başarılı olamamaktadır. Son yıllarda ABD askeri yetkililerin Özbekistan’a yaptıkları ziyaretler akıllara ülkede herhangi bir yeni askeri üs açılıp açılmaması konusunu getirmektedir. Fakat son dönemlerde yaşanan bölgesel gelişmeler ve Rusya’nın tekrar güç gösterme politikasından dolayı Özbekistan’ın açıktan Moskova’nın çıkarlarına karşı olabilecek adımlar atmayacağını söyleyebiliriz.

Beyaz Saray, bölgede kaybettiği nüfuzunu muhtemelen Orta Asya için de düşündüğü Yeni İpek Yolu Stratejisi çerçevesinde geliştirecektir. Bölge devletlerini kapsayan ve bölgeyi Afganistan, Güney Asya, Orta Doğu ve Avrupa ile bağlayan strateji sadece ekonomik anlamda değil, jeostratejik açıdan da Washington için önem taşımaktadır. ABD’nin son yıllarda Orta Asya’da uyguladığı iki en önemli projesi de bu strateji çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu projeler Türkmenistan doğal gazının Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a ihracını gerçekleştirecek TAPI boru hattını; Tacikistan ve Kırgızistan’dan enerjinin Afganistan ve Pakistan’a ihracını öngören CASA-1000’i kapsamaktadır.

ABD küresel güç olarak bölgede kalmaya devam etmek istiyorsa, mutlaka bir gerçeği kabullenmesi gerekmektedir. Bölgede kurulacak bir Moskova-Pekin birliği sadece ABD’nin değil, AB’nin de Orta Asya politikasının iflas etmesi anlamına gelmektedir. Beyaz Saray’ın uygulayacağı en önemli strateji, Çin-Rusya yakınlaşmasını önlemek için girişimlerde bulunmak ve bölge devletlerinin Moskova ve Pekin’e bağımlılıklarını azaltmak olabilir. Aksi takdirde, bölge devletlerinde otoriter devlet yapılarının varlıklarını sürdürmeye devam etmesiyle birlikte, Rusya’nın bu rejimlerde tehdit amaçlı Rus yanlısı muhalefetleri oluşturması da gerçekleşecektir.

9/11 terör saldırıları sonrasında özellikle askeri üsler kurmak ve renkli devrimlere destek vermekle stratejik anlamda üstünlük kazanan ABD’nin bölgede uygulayabileceği başka bir strateji ise Rusya’ya karşı Çin’le işbirliği içerisinde politikalar izleyebilme ihtimalidir. Moskova’yı kendisinin en büyük rakibi olarak gören Washington, Kremlin’in bölge devletleri ile ilişkilerini zayıflatmak, Çin’in bu devletlerde ağırlığını desteklemek gibi politikalar geliştireceği tahmin edilebilir.

Sonuç yerine

27 Mart 2014’de Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ile ilgili BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada Orta Asya devletlerinden Kazakistan ve Özbekistan çekimser kalmış, Kırgızistan ve Türkmenistan ise oylamaya katılmamışlardır. Kırım krizi sonrasında Orta Asya devletlerinin bu yaklaşımı Rusya ile ilişkilerine önem verdikleri ve Kremlin’in tepkisini çekmek istemediklerini gözler önüne sermektedir. Orta Asya devletleri ekonomik gelişmişliklerine göre Rusya’ya bağımlılıklarını sürdürmektedir. Tacikistan ve Kırgızistan’ın ekonomik ve güvenlik ağırlıklı olarak Kremlin’e bağımlı olmaları, Moskova’nın da politik ve askeri olarak bu ülkeler üzerinde baskısını sürdürmesine kolaylık sağlamaktadır. Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan gibi hidrokarbon kaynaklarına sahip devletler Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından ekonomik olarak Moskova’ya bağımlılıklarını azaltmak için gayret göstermiş ve büyük oranda başarılı olmuşlardır. Fakat tarihsel ve kültürel olarak Kremlin’e yakınlık ve aynı zamanda otoriter yönetimlerin AB ve ABD’nin eleştirel yaklaşımlarından rahatsızlıkları Rusya’ya yakınlaşmalarını beraberinde getirmektedir.

ABD önderliğinde Batının Ukrayna’da yaşanan kriz dolayısıyla Rusya’ya karşı uygulayacağı yaptırım politikalarına cevap olarak Kremlin’in, AB’nin ve ABD’nin Orta Asya devletlerindeki ekonomik çıkarlarını tehlikeye atacak eylemlerde bulunması beklenebilir. Bu nedenle Rusya’nın Çin ile ortak politikalar izleyerek, bölge devletlerinin Batı’yla ekonomik, politik ve askeri alanda mevcut ilişkilerini zayıflatmak için çaba sarf edeceği tahmin edilebilir. Bahse konu sebeplerle Rusya’nın kendi askeri gücünü kullanacağı şeklindeki görüşler gerçeklikten uzaktır; çünkü, Kremlin askeri güç kullanmadan da 21.yüzyılın jeopolitik oyunları ve stratejileri doğrultusunda bu devletlerde kendi baskısını artırabilmek kapasitesindedir.

ABD bölgede kaybettiği nüfuzunu geri kazanmak ve Rusya’nın ekonomik ve askeri olarak gücünü zayıflatmak amacıyla Sovyetlere karşı kullandığı Afganistan “silahını” tekrar gündeme getirebilir. Güvensiz bir coğrafyada bulunan Afganistan’ın ABD’nin bölgeden çekilmesi ile tekrar iç savaşların yaşanacağı bir ülkeye dönüşmesi beraberinde Orta Asya devletlerinin güvenliğini tehdit edecektir. Ve bu durum Afganistan’la sınır bölgeleri bulunan Tacikistan gibi ülkelerde askeri üs bulunduran Rusya’nın bu bataklıktan çıkması için askeri gücünü artırmaya zorlayacaktır. Batı ile geniş bir coğrafyada rekabet halinde olan Kremlin’in tüm bölgelerde başarılı olması zor bir ihtimaldir. Orta Asya’da terör dalgasının ve güvensizlik sorunlarının Rusya’yı içlerine doğru ilerleyebilme ihtimalini idrak edebilen Moskova, bu nedenle askeri gücünü artırmaya yönelik politikalarını genişletecektir. Son olarak Rusya’nın Tacikistan’daki mevcut üssündeki asker sayısını 2014 yılı içerisinde 20 bine çıkarma isteği de bu durumdan kaynaklanmaktadır.


* Elnur Ismayilov, değişik dönemlerde Azerbaycan’da devlet ve özel kurumlarda görevde bulunmuş; Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi’ne bağlı İnsan Hakları Alt Komitesi’nde Güney Kafkasya, Orta Asya ve Rusya’da insan hakları uzmanı olarak çalışmıştır. Rusya ve ABD’nin post-Sovyet ülkelerine yönelik dış politikaları; Güney Kafkasya ve Orta Asya’da etnik çatışmalar; emperyalizm ve neo-emperyalizm; etnik milliyetçilik teorileri; Türkiye ve İran dış politikaları; Türkiye ve Güney Kafkasya; AB’nin post-Sovyet ülkelerinde insan hakları ve demokrasi politikası alanlarında uzmanlaşmıştır.



Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB) kamuoyunun görüşüne sunulan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında hazırlanan yeni müfredat taslağındaki çeşitli derslerde, Türkiye'nin kalkınma projelerine dair içeriklere de yer verildi.

Teknoloji

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

Yapay zeka teknolojisi finans sektörünün geleceğini belirlerken yasal düzenlemelerden hayata geçen uygulamalara kadar çok sayıda yenilik hem sektöre hem de son kullanıcıya fayda sağlıyor.

Teknoloji

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

E-ticaret platformlarında etkin şekilde kullanılan ve geçen yıl 5,39 milyar dolar pazar büyüklüğüne ulaşan yapay zeka tabanlı chatbotlar, 7 gün 24 saat e-ticaret kullanıcılarının sorularını yanıtladı.

Teknoloji

Milli uydu İMECE uzaydaki birinci yılını tamamladı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ilk yüksek çözünürlüklü yerli ve milli gözlem uydusu İMECE'nin uzaydaki birinci yılını tamamladığını duyurdu.

Teknoloji

Tüm gözler Kahire'de... Hamas'tan 'İsrail' açıklaması: Ciddi bir anlaşmazlık yok

İsrail basını 'kâbus senaryosu'nu yazdı: Netanyahu için tutuklama emri çıkarılacak! IDF kanlı plana onay verdi

Zelenski dünyaya duyurdu: En az 7 Patriot sistemine ihtiyacımız var

İsrail'den Lübnan'a hava saldırısı! Cemaat el-İslami lideri Musab Halaf öldürüldü

İsrail, Gazze'deki savaşı sürdürme planlarını onayladı

Irak, 30 yıl aradan sonra Türkiye sınırında üs kurdu

Türk SİHA'ları Yunanistan'ı masrafa soktu: Milyarlık programa onay verdiler

Türkiye'nin kalkınma hamleleri yeni müfredatta

AVRASYA BİR VAKFI BİLİM TEKNOLOJİ DERNEĞİ KONFERANSI (27 NİSAN 2024)

Üst düzey isim İstanbul'da dünyaya duyurdu! Hamas'tan İsrail'e tarihi çağrı

İlham Aliyev: Fransa, Hindistan ve Yunanistan, Ermenistan'ı silahlandırıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile ticaret tartışmalarına noktayı koydu: O iş bitti

ABD Başkanı Biden, İsrail ve Ukrayna'yı kapsayan 95 milyar dolarlık yardım paketini imzaladı

İsrail'in "konforlu mağduriyeti"

Meteoroloji'den 44 ile toz taşınımı uyarısı! Göz gözü görmeyecek

Yapay zeka finans sektöründe izlerini artırıyor

ABD'nin Suriye'deki üssüne kamikaze İHA ve roket saldırısı düzenlendi

Zelenski: ABD yardımı, Ukrayna'nın ikinci Afganistan olmayacağının sinyalini verecek

Türkiye fırtınaya teslim! Çatılar uçtu, minareler devrildi

Netanyahu: Hamas'a yakında acı verici darbeler indireceğiz

Yapay zeka tabanlı sohbet robotları e-ticarette memnuniyeti artırıyor

AB zirvesinde Türkiye'ye ilişkin sonuç bildirisinde Kıbrıs vurgusu

Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi Tahran'a karşı kendi ekonomik tedbirlerini hazırlıyor"

Genellikle erkeklerde görülen akciğer kanseri kadınlarda artışa geçti! İşte en önemli sebebi

Bakan Bolat'tan fahiş fiyat açıklaması: Rekabet kanununda değişiklik yapılacak

Dubai'de yaşanan sel sonrası bulut tohumlama yöntemi tartışılıyor

Rusya'nın haftalardır düzenlediği en ölümcül saldırı | Can kaybı 18'e çıktı

İsrail, Lübnan'ın güney bölgelerini fosfor bombasıyla vurdu

AB liderleri İsrail'e saldırısı nedeniyle İran'a yaptırım kararı aldı

Yunan bakandan çarpıcı itiraf! Yerli savunma hamlelerine büyük övgü: Türkiye bizden çok ileride!

Yükleniyor